Ülkenin dört bir yanında derin bir üzüntü ve öfkeye neden olan 5 yaşındaki Melike’nin trajik ölümü, dikkatleri tekrar çocuk istismarı ve aile içi şiddet konularına çekti. Küçük Melike’nin yaşamına son veren olay, özellikle aile yapısındaki travmaların ne denli yıkıcı olabileceğini bir kez daha gözler önüne serdi. Baba A.K. ve üvey anne S.S., Melike'yi işkence ederek öldürmekten yargılanıyor. Dava sürecinin ilk duruşmasında gözler, sanıkların ifadelerine çevrildi.
5 yaşındaki Melike, 2023 yılının Eylül ayında ailesi tarafından evde kaybolduğunda, herkes onu bulmak için seferber olmuştu. Ancak, birkaç gün sonra yapılan arama çalışmaları, acı bir gerçekle sonuçlandı. Küçük kızın cesedi, göletin dibinde bulundu. İlk olarak, kaybolması ve ardından cesedinin bulunması, çevrede büyük bir paniğe yol açtı. Soruşturma derinleştikçe, Melike'nin içinde bulunduğu aile yapısının sırları da gün yüzüne çıkmaya başladı.
Melike’nin ailesi, özellikle üvey anne S.S. tarafından uygulanan istismara maruz kalmıştı. Tanık ifadelerine göre, küçük kızın evde değişen ruh hali, çevresindekileri rahatsız etmişti. Melike'nin akranları, onun sık sık üzgün olduğunu, dışarı çıkmayı istemediğini belirtiyordu. Her geçen gün, ruhunda taşıdığı yük artarken, ailesinin ona karşı olan tutumuyla bu yük katlanılmaz hale geldi.
Duruşma günü geldiğinde, Melike’nin annesi ve ailesi adalet bekleyerek mahkeme salonunu doldurdu. Baba A.K. ve üvey anne S.S., mahkemede ilk kez yüz yüze geldikleri Melike için planladıkları sonu anlatırken, gözyaşları içerisinde kaldılar. Sanıkların ifadeleri, bir yandan katledilen Melike’nin ne denli acılar çektiğini gözler önüne sererken, diğer yandan onların ruhsal durumları hakkında da ipuçları veriyordu. Tanıkların beyanları, yapılan istismarların boyutlarını ve Melike'nin yaşadığı korkunç günleri gözler önüne serdi.
Olayın ardından yapılan incelemelerde, Melike'nin vücut üzerinde çok sayıda yara izine rastlandı. Yargı süreci boyunca, uzmanlar tarafından yapılan raporlar, büyük bir şiddet ve kötü muamele öyküsünü de ortaya serdi. Aile içindeki dinamiklerin sorgulanması, toplumsal bir yara olarak gündeme gelirken, mahkemede yankılanan "Melike için adalet" sloganlarıyla birlikte bu konu, toplumsal hassasiyetin bu tür olaylara karşı ne denli yüksek olduğunu da bir kez daha gözler önüne serdi.
Türk hukuk sisteminin çocuk hakları konusundaki yasaları, bu tür vakalarda çok önemlidir. Davanın seyrinin nasıl gelişeceği merakla bekleniyor. Melike’nin davası, yalnızca bir ceza davası değil, aynı zamanda toplumun çocuklara yönelik korumacılığını sorgulayan, aile içi şiddete karşı duruşunu ve müdahale etme gerekliliğini ortaya koyan bir sınav niteliğinde. Herkesin gözleri dava sürecinde, küçük Melike’nin ruhunun huzuru için adalet arayışında olacak.
Melike'nin hikayesi, bize çocukların korunması ve aile içi şiddetin önlenmesi için atılması gereken adımları hatırlatıyor. Unutulmamalıdır ki her çocuk, sevgi ve güven dolu bir ailede büyümeye hakkı vardır. Dolayısıyla Melike'nin ölümü, sadece bir cinayet davası olmaktan öte, toplumsal sorunları ele alan bir dava olarak dönüştü. Adaletin tecellisi için gereken beklenti, yalnızca sanıkların cezalandırılması değil, aynı zamanda olayların önüne geçilmesi için gerekli yasaların ve uygulamaların oluşturulması yönünde de kendini göstermelidir.