ABD’nin Suriye’den çekilme kararının uluslararası arenada yarattığı yankılar sürerken, Washington yönetimi İsrail’in bölgedeki askeri operasyonlarına dair net bir tavır belirledi. ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, Suriye'deki askeri varlığının sona erdiği ve İsrail’in gerçekleştirdiği saldırılara destek vermediği vurgulandı. Bu durum, bölgedeki dengeleri nasıl etkileyecek sorusunu gündeme taşıyor. Uzmanlar, ABD’nin bu adımının sadece Suriye değil, genel olarak Orta Doğu politikasındaki değişiklikleri gösterdiğini belirtiyor.
ABD'nin Suriye'den çekilme kararı, Donald Trump'ın başkanlığı döneminde çeşitli tartışmalara yol açmıştı. Trump yönetimi, Suriye'deki IŞİD varlığının önemli ölçüde azaldığını öne sürerek, ABD askerlerinin dönüşü için zemin hazırlamıştı. Ancak Biden yönetimi, bu kararı daha kapsamlı bir stratejinin parçası olarak değerlendirdi. Elbette, Suriye'deki askerî varlıklarının sona ermesi, bölgedeki bazı aktörler tarafından memnuniyetle karşılandı. Özellikle Rusya ve İran, ABD’nin çekilmesini stratejik bir avantaj olarak görerek, süreçten faydalanma niyetlerini dile getirdiler. Diğer yandan, bu durum İsrail’in de güvenliğini doğrudan etkileyeceği için endişeleri artırıyor.
Washington’un, İsrail’in Suriye içindeki hedeflerine yönelik saldırılarına destek vermediğini belirtmesi, bölgedeki gerilimi artıran bir diğer unsur. ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, “İsrail’in kendi güvenliğini sağlama hakkını destekliyoruz; ancak bunun uluslararası hukuka uygun bir şekilde yapılması gerekli” şeklinde bir açıklama yaptı. Bu sözler, İsrail’in faaliyetlerine karşı bir gözdağı olarak yorumlanabilir. Zira geçmişte ABD, İsrail’in Suriye’ye yönelik düzenlediği saldırıları dolaylı yoldan desteklemişti. Bu yeni tavır, Ortadoğu’daki barış süreçleri açısından belirsizlikler yaratmakta.
ABD’nin Suriye'den çekilişi ve İsrail ile olan ilişkilerinin yeniden tanımlanması, bölgedeki diğer ülkeleri de etkileyecek. Özellikle Türkiye, Rusya ve İran’ın ABD’nin bölgedeki stratejik boşluğundan nasıl faydalanacakları merak konusu. Ayrıca, ABD’nin bu kararının, Irak ve Afganistan'daki askeri varlığı üzerinde de etkileri olabileceği belirtiliyor. Ortadoğu’daki güç dengelerinin yeniden şekillenmesi ise sıradan vatandaşların gündelik yaşamlarını bile etkileyecek kadar önemli bir aşama olarak dikkat çekiyor.
Sonuç olarak, ABD’nin Suriye’den çekilişi ve İsrail’in saldırılarına dair yeni tutumu, bölgedeki siyasi dinamikleri yeniden şekillendiren bir gelişme olarak öne çıkıyor. Gelecekte yaşanacak olası krizlerin önüne geçmek için bu sürecin dikkatle izlenmesi gerekecek. ABD’nin stratejileri, yalnızca askeri bir çekiliş olmanın ötesinde, aynı zamanda bölgedeki barış ve güvenliği tehdit eden unsurların sistematik olarak ele alınması gerekliliğini de gündeme getirmekte. Ortadoğu’da yaşanan bu değişimlerin, hem yerel hem de küresel politikalar üzerindeki etkilerini önümüzdeki süreçte daha net bir şekilde göreceğiz.