Alparslan Türkeş, Türk siyasi tarihinin önemli figürlerinden biri olarak 28 yıl önce, 4 Nisan 1997'de vefat etti. Onun siyasi kariyeri, Türkiye Cumhuriyeti'nin yönetim şekline yön veren, ülkücü hareketin liderliğiyle şekillenen bir dönemi temsil eder. 1917 yılında Kıbrıs’ta doğan Türkeş, genç yaşta başladığı siyaset hayatında, milliyetçi görüşleriyle dikkat çekti. Özellikle, 1960’lı yıllardan itibaren aktif bir siyasetin içerisinde yer alarak Türk siyasetinde derin bir iz bıraktı. Şimdi, vefatının 28. yılı vesilesiyle, onu anmak ve bıraktığı mirası hatırlamak adına bazı önemli noktaları değerlendirmek gerekmektedir.
Alparslan Türkeş, 1917 yılında Kıbrıs'ın Larnaka şehrinde dünyaya geldi. 1936 yılında Türkiye'ye göç eden Türkeş, Millî Mücadele döneminin ardından kıymetli bir askeri ve siyasi lider olarak öne çıktı. 1947 yılında Harp Okulu'ndan mezun olduktan sonra Türk Silahlı Kuvvetleri'nde çeşitli görevlerde bulundu. 1960'lı yıllara gelindiğinde, siyasi arenaya adım atan Türkeş, 1965 yılında Milliyetçi Hareket Partisi'ni (MHP) kurarak Türk milliyetçiliğinin bayraktarlığını üstlendi. Onun liderliğinde MHP, Türkiye'deki sağ siyasetin en etkili partisi haline geldi. Türkeş, siyasi çizgisi ve milli duruşuyla yalnızca partisine değil, geniş bir kesime ilham kaynağı oldu.
Alparslan Türkeş, 4 Nisan 1997 tarihinde, Ankara'da ölürken geride büyük bir miras bıraktı. Onun vefatından bu yana her yıl, MHP ve ülkücü camia tarafından anma törenleri düzenlenmektedir. Bu anma etkinlikleri, Türkeş’in ideolojisini ve düşüncelerini yaşatmak amacıyla gerçekleştirilmektedir. Anma etkinlikleri genellikle 4 Nisan'da, Türkeş'in mezarının bulunduğu Ankara'daki Cebeci Askeri Şehitliği'nde gerçekleştiriliyor. Her yıl binlerce partili ve destekçisi burada toplanarak, ona olan sevgi ve saygılarını gösteriyor.
Türkeş'in mezarı, sade ama etkileyici bir düzenlemeye sahiptir. Mezar başında Türk bayrağı ve ülkücü semboller yer almakta, her yıl çiçeklerle donatılmaktadır. Anma günlerinde düzenlenecek etkinlikler, genellikle konuşmalar, şiir dinletileri ve çeşitli etkinliklerle zenginleştirilmektedir. Bu etkinliklerle, Türkeş'in yaşadığı dönem ve onun fikirlerinin günümüzdeki yansımaları üzerine düşünmek, tartışmak ve genç nesillere aktarmak amaçlanmaktadır.
Alparslan Türkeş’in dönemin siyasi yapısındaki etkisi, 1960’lı yıllardan itibaren daha belirgin hale gelmiştir. Özellikle 1980 darbesi sonrası, MHP’nin kapatılmasının ardından ortaya konan siyasi tutumlar ve Türkeş’in liderlik vasfı, birçok kişi tarafından takdir edilmiştir. Onun siyasi duruşu, belirli bir ideoloji etrafında toplanan kitleleri bir araya getirmiş ve Türkiye'deki milliyetçi hareketin temel taşlarını oluşturmuştur. Uzun yıllar boyunca liderlik ettiği MHP’de benimsediği milliyetçi ve muhafazakâr yaklaşımlar, hala tartışılan ve örnek alınan politikalar arasında yer almaktadır.
Türkeş’in düşünceleri, sadece siyasi arenada değil, aynı zamanda sosyal hayatta da derin izler bırakmıştır. Özellikle gençler arasında yarattığı etki, günümüzde bile halen kendini gösteriyor. Onun ideallerine bağlı birçok genç, günümüzde milliyetçi ve ülkücü hareketin temsilcisi olarak aktif bir şekilde siyaset sahnesinde yer almaktadır. Türkeş'in, “Türk milliyetçiliği, yalnızca bir siyasal görüş değil; aynı zamanda bir yaşam biçimidir" sözü, onun dünya görüşünü özetleyen en önemli ifadelerden biridir.
Vefatının üzerinden 28 yıl geçmesine rağmen, Alparslan Türkeş’in fikirleri, idealleri ve siyasi mirası, Türkiye’deki birçok nesil için ilham kaynağı olmaya devam etmektedir. Onun düşünceleri, Türk gençliği tarafından sadece hatırlanmıyor; aynı zamanda yeniden canlandırılmakta ve aktarılarak gelecek nesillere taşınmaktadır. Dolayısıyla, yaşattığı değerler ve oluşturduğu topluluk için önemli bir figür olarak anılmaya devam edecektir. Unutulmaması gereken, Alparslan Türkeş'in sadece bir siyasetçi değil; aynı zamanda bir lider, bir düşünür ve Türk milletinin geleceğini düşünen bir kahramandır.
Sonuç olarak, Alparslan Türkeş’in 28. vefat yıl dönümünde, onu anarak bıraktığı mirasa sahip çıkmak, genç nesillere onun değerleri ve hedefleri doğrultusunda ilerlemeleri için önemli bir görevdir. Bu anlamda, hem MHP hem de ülkücü camia, onun anısını yaşatmaya ve özünü devam ettirmeye devam edecektir.