El Cezire, Türkiye’nin savunma politikalarını derinlemesine incelediği son raporunda, ülkenin stratejik hamlelerini ve gelecekteki yönelimlerini sayılarla gözler önüne seriyor. Bu analiz, Türkiye'nin savunma alanında bağımsız bir rota çizmeye çalıştığını ve bölgesel güç odağı olma yolunda önemli adımlar attığını gösteriyor. Türkiye’nin son yıllarda artan askeri harcamaları, yeni teçhizat alımları ve savunma sanayii içerisindeki gelişmeler, El Cezire’nin raporuna yansıyan başlıca unsurlar arasında bulunuyor.
Analizde Türkiye'nin son on yıldaki savunma harcamalarındaki artış dikkat çekiyor. 2019 yılında 20 milyar dolar civarında olan savunma harcamaları, 2023’te yaklaşık 30 milyar dolara ulaştı. Bu artış, Türkiye'nin hem iç güvenlik hem de dış politika hedeflerine yönelik stratejilerini daha da güçlendirmek için atılmış bir adım olarak değerlendiriliyor. Türkiye'nin son dönemde gerçekleştirdiği yerli savunma sanayi yatırımları da dikkat çekiyor. Özellikle insansız hava araçları ve denizaltı projeleri ile dikkat çeken Türkiye, bu alanlarda dünya çapında tanınan bir üretici haline geldi. El Cezire’nin raporunda, Türkiye'nin yüksek teknolojiye sahip askeri sistemlere entegrasyonunun ve yerli üretimin artmasının, ülkenin savunma ve güvenlik alanlarındaki bağımsızlığını artırdığı vurgulanıyor.
Türkiye’nin savunma politika değişiklikleri sadece iç dinamiklerle sınırlı kalmıyor. Uluslararası ilişkilerde de önemli bir rol oynayarak, stratejik işbirlikleri ve anlaşmalar gerçekleştiren Türkiye, hem NATO içerisinde hem de Orta Doğu'daki ilişkilerinde gücünü artırmayı amaçlıyor. El Cezire’nin analizine göre, Türkiye'nin savunma alanındaki bağımsızlığı, ülke dışındaki askeri varlığını güçlendirme stratejisiyle birleştiğinde, Türkiye'yi bölgesel bir güç haline getiriyor. Son yıllarda Suriye ve Libya gibi çatışma bölgelerinde aktif rol alması ve bu ülkelerde kurmuş olduğu askeri üsler, Türkiye'nin stratejik konumunu pekiştiriyor.
El Cezire’nin bu kapsamlı raporu, Türkiye'nin savunma alanındaki bağımsızlığının yanı sıra, uluslararası ilişkilerdeki geleceği hakkında da önemli ipuçları sunuyor. Türkiye'nin etkinliği, yalnızca askeri güçle değil, aynı zamanda diplomasi ve uluslararası işbirliği ile de destekleniyor. Bu bağlamda, El Cezire’nin ulaştığı sonuçlar, Türkiye’nin küresel ve bölgesel stratejilerinde nasıl bir dönüşüm yaşadığını anlamamıza yardımcı oluyor. Özetle, Türkiye’nin savunma politikaları, sadece bir askeri strateji değil; aynı zamanda siyasi ve ekonomik hedeflerinin bir parçası olarak öne çıkıyor.