Son günlerde Ortadoğu'da artan gerilim, İsrail'in Suriye'ye yönelik potansiyel saldırı tehditleri ile yeni bir boyut kazandı. İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu ve Savunma Bakanı Yoav Katz, orduya Suriye'ye karşı olası askeri operasyonlar için hazırlık yapmaları talimatını verdi. Bu gelişme, bölgedeki istikrarı tehdit eden bir başka aşamayı temsil ediyor ve dünya genelinde dikkatleri üzerine çekiyor. Özellikle İran'ın Suriye'deki varlığı ve bunun bölgesel dengelere etkisi, İsrail'in bu kararı almasındaki en önemli faktörlerden biri olarak değerlendiriliyor.
İsrail'in Suriye'ye yönelik saldırı tehdidi, yalnızca askeri bir hamle değil, aynı zamanda stratejik bir mesaj olarak algılanıyor. Netanyahu ve Katz, Suriye'deki İran destekli milislerin güçlenmesini ve bu güçlerin İsrail’e tehdit oluşturmasını istemiyor. 2023 yılı, Ortadoğu'da pek çok ülkenin iç karışıklıklar yaşamasıyla dikkat çekiyor ve bu durum, İsrail'in güvenlik politikalarını doğrudan etkiliyor. 2011 yılından bu yana süren Suriye iç savaşında İran, Suriye hükümetine verdiği destekle orada kalıcı bir varlık oluşturdu. Bu gelişme ise İsrail’tin stratejik açıdan endişelenmesine neden oldu. Taktiksel olarak Suriye'nin kuzeyinde bulunan milislerin, İsrail'e yönelik saldırılara zemin hazırlayabileceği düşünülüyor. Bu bağlamda, Netanyahu'nun kaleme aldığı bir açıklamada, "Suriye'deki İran varlığı, ulusal güvenliğimiz için büyük bir tehdit oluşturuyor" ifadesi dikkat çekiyor.
İsrail'in Suriye'ye yönelik bu tehditkar tutumu, uluslararası arenada geniş yankı buldu. Birçok ülke, bu tür askeri girdimlerin sadece bölgedeki gerilimi artıracağını savunarak, diplomatik yollarla sorunların çözülmesi gerektiğini vurguladı. İran ise İsrail'in bu kararlara karşı sert bir yanıt vereceğini belirtti. Uzmanlar, bölgedeki güç dengesinin kritik bir noktaya geldiğini ve bu durumun yeni bir savaşın patlak vermesine yol açabileceğini öngörüyor. Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ve diğer muhalif grupların da bu gelişmelerden nasıl etkileneceği ve hangi pozisyonu alacağı merak konusu. Eğer İsrail, Suriye’ye yönelik askeri harekât gerçekleştirmek zorunda kalırsa, bu durum sadece iki ülke arasında değil, bütün bölge için önemli sonuçlar doğurabilir.
Sonuç olarak, Netanyahu ve Katz'ın orduya verdiği talimat, Ortadoğu'daki dinamiklerin bir kez daha değişmesine zemin hazırlıyor. Suriye, sadece iç savaşın sürdüğü bir ülke olmaktan çıkarak, global güçlerin çatışma alanı haline geliyor. Tüm bu gelişmeler ışığında, dünya gözlerini Ortadoğu'ya çevirmiş durumda. İsrail'in muhtemel askeri hareketleri, yalnızca bölgedeki güç dengelerini değil, uluslararası siyasi ilişkileri de etkileyebilir. Dolayısıyla, bu durumu izlemek, önümüzdeki süreçte çok daha önemli hale gelecektir.