Doğa, insanoğluna sunduğu sayısız güzellikler ve sırlarla dolu. Bu güzelliklerden biri de özellikle ilkbahar aylarında yağan yağmurlardır. Özellikle nisan yağmurları, bazı kültürlerde sağlık ve bereket kaynağı olarak kabul edilir. 30 yıldır nisan yağmurlarını şifa niyetine içen bir kadının hikayesi, bu geleneksel yöntemlerin değerini bir kez daha gözler önüne seriyor. Yıllar önce kayınvalidesinden öğrendiği bu özel uygulama, hem sağlığına iyi geldiğini hem de manevi bir anlam taşıdığını ifade ediyor.
Nisan, doğanın yeniden canlandığı, ağaçların çiçek açtığı ve tazelik dolu bir atmosfer yarattığı bir aydır. Bu dönemde düşen yağmurlar, sonbahar ve kış aylarındaki susuzluğun ardından toprağa hayat verir. Ancak bazı kültürel inançlar, nisan yağmurlarının yalnızca doğal bir olay değil, aynı zamanda ruhsal ve fizyolojik bir iyileşme aracı olduğunu öne sürmektedir. 30 yıldır bu geleneği sürdüren kadın, her nisan yağmurunu topladığı anı, geçmişten günümüze ulaştırdığı bir ritüel olarak nitelendiriyor. Sağlık açısından faydalarının yanı sıra, bu ritüelin onun için taşıdığı manevi değer de son derece önemli. Kayınvalidesinden öğrendiği bu yöntemi, bugüne kadar çok sevdiği bir alışkanlık haline getirmiş durumda.
82 yaşındaki Şehime Hanım, genç yaşlardayken kayınvalidesinin ona nisan yağmurlarını içmenin önemini anlattığını belirtiyor. Dönem dönem sağlık sorunlarıyla karşılaşan Şehime Hanım, düzenli olarak bu geleneği yaşatmanın ona enerji ve canlılık kattığına inanıyor. Her yıl baharın gelişiyle birlikte evinin bahçesinden topladığı ilk yağmur suyu, onun için adeta bir şifa kaynağı. "Nisan yağmurunu içmeyi kayınvalidemden öğrendim ve bu alışkanlığı sürdürmeden edemedim,” diyor. Bu özel suyun, hem fiziksel sağlık üzerinde olumlu etkiler yarattığını hem de ruhsal olarak rahatladığını ifade ediyor.
Şehime Hanım, bu gelenekten yalnızca kendisinin değil, aynı zamanda ailesinin de faydalandığını belirtiyor. Çocuklarına ve torunlarına da bu geleneği öğretirken, onlara doğanın sunduğu bu besleyici kaynağın değerini aktarmaktan mutluluk duyuyor. "Her yıl bu olayı sabırsızlıkla bekliyorum. Yağmur yağarken evde oturmak ve onu bir bardak suya dökmek, bana huzur veriyor," diyor. Kendi sağlığı açısından son derece olumlu sonuçlar aldığını düşündüğü bu geleneği, onun için bir yaşam biçimi haline getirmiş durumda.
Kendisiyle yapılan röportajda nisan yağmurunun hangi hastalıklara iyi geldiği konusunda da çeşitli bilgiler paylaşıyor. Şehime Hanım, "Yıllar boyunca nisan yağmurunu içtiğim için soğuk algınlığı gibi hastalıkları daha az yaşıyorum. Vücudumun direnci yüksek," şeklindeki ifadeleriyle de bu geleneksel uygulamanın sağlık üzerindeki olumlu etkilerini vurguluyor. Bu tür uygulamaların, modern tıbbın sunduğu tedavilere karşı bir alternatif değil, tamamlayıcı bir yöntem olabileceği konusuna da dikkat çekiyor.
Sonuç olarak, nisan yağmurlarını sağlık niyetine içmek, geçmişten günümüze birçok kültürde yer edinmiş geleneklerden biridir. Şehime Hanım'ın hikayesi, bu geleneğin nasıl yaşatıldığını ve bireylerin yaşamlarına nasıl etki ettiğini göstermektedir. Kendi sağlığına ve ailesine fayda sağladığını düşündüğü bu uygulama, sadece fiziksel bir iyileşme değil, aynı zamanda ruhsal bir rahatlama kaynağı olarak da önem taşımaktadır. Doğanın sunduğu güzellikleri her fırsatta değerlendirmek ve geçmişten gelen bilgelikleri günümüzde de yaşatmak, hepimizin ortak paydası olmalıdır. Unuttuklarımızı hatırlamak ve yeni jenerasyonlara aktarmak adına, bu tür geleneklere sahip çıkmak, sağlıklı bir gelecek oluşturma yolunda önemli bir adımdır.