Gezi tutkusunun sınır tanımadığı bir dönemden geçiyoruz. Farklı kültürleri deneyimlemek, dünyayı gezmek ve yeni yerler keşfetmek, pek çok insanın hayallerinden biri. Ancak Şırnak'ta yaşayan bir çift, bu hayali gerçeğe dönüştürmekle kalmamış, aynı zamanda ineklerinden sağladıkları gelirle 16 yılda 6 kıtada 40 ülke gezmeyi başarmış! İşte bu ilham verici hikaye, hem macera hem de cesaretle dolu bir yolculuğun öyküsünü anlatıyor.
Şırnak'ın küçük bir köyünde yaşayan Ahmet ve Elif, hayatlarını değiştirip yeni bir yola sapmadan önce sıradan bir çiftçilik hayatı sürdürüyordu. İkili, sahip oldukları ineklerden elde ettikleri süt ve diğer yan ürünleri satarak geçim sağlıyorlardı. Ancak, içlerindeki gezgin ruhu bastıramadılar ve hayallerinin peşinden koşmaya karar verdiler.
Başlangıçta, birkaç yerel turistik yeri ziyaret etme planları varken, zamanla daha büyük hayaller kurdular. Ahmet ve Elif, Türkiye’nin farklı bölgelerini gezip, ardından da yurtdışına açılmayı hedeflediler. Bu süreçte, hem azimlerini hem de hayallerini gerçeğe dönüştürmek için çalıştılar. Çocukken hayalini kurdukları dünyanın farklı köşelerini keşfetmeye başladılar. İlk olarak komşu ülkelerdeki çeşitli kültürleri deneyimlemek için yola çıktılar. Ardından sırayla Avrupa, Asya, Amerika, Afrika ve Okyanusya ile dünyanın 6 kıtasında 40 ülke gezmeye karar verdiler.
Bu kadar uzun bir yolculuğa çıkmak, elbette maddi kaynak ve planlama gerektiriyordu. Ahmet ve Elif, gezilerinin finansmanı için ineklerinden sağladıkları gelirle tasarruf etmeye başladılar. Çiftlikleri, gıda ve tarım sektöründeki geleneksel yöntemlerle idare etmeye devam ettikleri için, gelirleriyle gezileri arasındaki dengeyi kurmayı başardılar. Yapılan geziler, hem kültürel hem de ekonomik açıdan kendilerine yeni kapılar açtı.
İlk defa yurt dışına çıktıklarında, birçok zorlukla karşılaştılar. Dilleri bilmemek, kültürel farklılıklar ve alışkanlıklar gibi çeşitli engelleri aşmak kolay olmadı. Ancak her zorlukta birbirlerine destek oldular ve sürekli olarak yeni şeyler öğrenmeye gayret gösterdiler. Zamanla, ilk başta sadece gezmek için çıktıkları yolculuklar, yeni kültürlerle tanışmalarına, farklı insanlarla dostluklar kurmalarına ve hayatlarına ve kariyerlerine yön verecek deneyimlere dönüştü.
Şırnaklı çiftin gezme tutkusunun yanı sıra, her ülkeye yaptıkları seyahatlerin içeriğinde yerel mutfağı denemek, geleneksel dansları görmek ve çeşitli festivallere katılmak vardı. Her gezilerinde yine ineklerinden topladıkları güncel bilgileri ve tecrübeleri değerli hale getirip, çiftliklerine ve kendi hayatlarına katmayı başardılar.
Ahmet ve Elif, gezip gördükleri ülkelerdeki insanların yaşamlarını da gözlemleme fırsatı buldu. Bütün bu tecrübeler, yaşam felsefelerini ve dünyaya bakış açısını geliştirdi. Böylece yaşadıkları yerin meydanlarından yenilenen ruhlarıyla dönerken, evlerinde de yeni bakış açıları kazandırdılar. Yaşamlarında oluşturdukları bu gezgin kültürü, çiftçilik hayatlarını daha verimli hale getirmelerine olanak tanıdı.
Gezdikleri 40 ülkede, çeşitli hayvanların bakımı, tarım teknikleri ve yerel yaşam biçimleri hakkında bilgi edinen çift, edindikleri bu bilgileri de çiftliklerinde uygulayarak yeni nesillere aktarmanın yollarını aradılar. Bu geziler, sadece bir macera olmaktan ziyade, kendi yaşam alanlarında geliştiklerini anlamalarına yardımcı oldu.
Özetle, Ahmet ve Elif’in yolculuğu, yalnızca coğrafi bir keşif değil, aynı zamanda kendi iç yolculuklarıydı. Bu süreç, onlara farklı perspektiflerden bakabilmeyi, sorunlarını daha yaratıcı bir şekilde çözmeyi ve hayatı dolu dolu yaşamayı öğretti. Her yeni seyahat, hem çiftin bireysel olarak hem de bir aile olarak daha da büyümesine katkıda bulundu.
Sonuç olarak, Şırnaklı çiftin macerası, farklı kültürleri yaşamak ve entelektüel olarak zenginleşmek adına bir örnek oluşturuyor. Ahmet ve Elif’in serüveni, insanların inandıkları şeyler peşinden koşmaları gerektiğini ve bu yolda her zaman destek bulduklarında başarıya ulaşabileceklerini gösteriyor. Elde ettikleri deneyimler ve yaşadıkları maceralar, diğer çiftler için de ilham kaynağı olacağının ve hayallerinin peşinden koşmaları gerektiğini kanıtlıyor.