Son günlerde sosyal medyada dolaşan bir video, akran zorbalığının boyutlarını bir kez daha gözler önüne serdi. Sokakta meydana gelen bu olayda, bir grup genç, özür dilettikleri bir akranlarını sonrasında feci bir şekilde dövdü. Çevredeki tanıklar, yaşananları kameralara kaydederken, sosyal medya kullanıcıları bu tür şiddet eylemlerinin artışını sorgulamaya başladı. Olay üzerine yapılan açıklamalar, gençlik arasında artan zorbalık vakalarının ne denli ciddi bir sorun haline geldiğini ortaya koydu.
Akran zorbalığı, genellikle benzer yaş grubundaki bireyler arasında gerçekleşen, bir kişinin diğerine yönelik fiziksel veya psikolojik şiddet uygulaması olarak tanımlanabilir. Bu tür zorbalık, gençlerin sosyal gelişiminde derin yaralar açarak, uzun vadede psikolojik sorunlara yol açabiliyor. Zorba ve mağdur arasındaki dinamikler, genellikle güç dengesizliğine dayanıyor. Vaka, gençlerin sosyal içeriklerini nasıl kullandıkları ve çevredeki diğer bireylerin buna nasıl tepki verdiği üzerinde de önemli bir etkiye sahip.
Olayın yaşandığı çevre, gençlerin sosyal medya üzerindeki etkilerinin yanı sıra gerçek hayattaki davranışlarını da şekillendirdiği kanıtladı. Bir grup genç, bir arkadaşlarını sosyal medya üzerinden küçük düşürdükten sonra, onunla yüz yüze geldiğinde özür diledi. Fakat bu, zorbalığın sonlandığı anlamına gelmiyordu. Özür diledikten kısa bir süre sonra, aynı grup, sürdürdükleri oyun planının bir parçası olarak, mağduru darp etti. Bu durum, hem şiddetin hem de zorbalığın, gerçek hayatta da sürdüğünü gözler önüne serdi. Çevredeki insanların olaya kayıtsız kalması, toplumsal normların ve değerlerin sorgulanmasına neden oldu.
Günümüzde sosyal medyanın etkisi, gençlerin davranışlarını şekillendiren en büyük faktörlerden biri haline geldi. Zorbalık ve şiddet içeren içerikler, gençler arasında popüler hale geliyor ve bu durum, benzer davranışların teşvik edilmesine neden oluyor. Uluslararası araştırmalar, sosyal medya platformlarının akran zorbalığını artırdığını göstermekte. Örneğin, Facebook, Twitter veya TikTok gibi platformlar, gençler arasında iletişim kurmanın yanı sıra, şiddeti ve zorbalığı normalleştiren bir alan haline geldi.
Bu olayda özür dileme sonrası yaşanan saldırı, sosyal medyadaki sayfalar ve gruplar aracılığıyla, gençlerin birbirlerinden nasıl etkilendiğini gösteriyor. Bir grup, zorba davranışlarını sergilerken, diğerleri bunun izleyicisi veya kurbanı olabiliyor. Şiddet, görüntülerin hızla yayıldığı bu platformlar sayesinde daha da belirgin hale gelmekte. Olay yerine müdahale edenler, yaşanan durumu kaydedip anlık paylaşımlar yaparken, bu durum şiddetin normalleşmesine katkıda bulunuyor.
Yaşanan bu düzeyde bir akran zorbalığı, yalnızca bireyleri değil, toplumu da etkiliyor. Gençlerin bu tür olaylara kayıtsız kalması, toplumda şiddet kültürünü besliyor. Alışılmış değer yargılarının yerini, güç gösterileri alıyor. Bu durumun üstesinden gelmek için, toplumsal farkındalık ve eğitim çalışmaları son derece önemlidir. Eğitimin yanı sıra, ailelerin ve okul sistemlerinin, gençlerin sosyal medya kullanımını iyi bir şekilde yönlendirmeleri gerekiyor. Çocuklara ve gençlere, empati ve anlayış temelli eğitim vermek, zorbalığın önüne geçmek için atılacak en önemli adımlardan biridir.
Toplum olarak bu tür olaylarla mücadelenin bir parçası olmalıyız. Akran zorbalığı ve şiddet, sadece mağdurun değil, toplumun tamamının sorunudur. Çocuklarımızı iyi birer birey olarak yetiştirme gayesi ile, onları empati kurmaya ve saygılı olmaya teşvik etmeliyiz. Eğitimciler, aileler ve toplum olarak sorumluluk almalı, şiddeti ve zorbalığı normalleştiren yaklaşımlara karşı durmalıyız. Sonuç olarak, bu tür olayların yaşanmaması için, hep birlikte çalışmalı, şiddetin toplumda yeri olmadığını vurgulamalıyız.